15 Şubat 2014 Cumartesi

Büyük Çöküşe Giden Yol

Bu sefer ki yazımda diğerlerinden biraz farklı olarak, ciddi ve zor bir konuyu ele alıyorum. Türkiye'nin hatta dünya ekonomisinin 2008 mali krizinden sonraki değişimini ve gelecekteki hali.

Dünya insanın ihtiyaçlarını giderebilir, aç gözlülüğünü değil. Mahatma Gandhi

Paranın bizim yerimize düşündüğü bir dünya hatta dahada ötesi bizi kontrol ettiği, bize sahip olduğu bir dünya. O, tüm otoritelerden daha baskın, daha güçlü. Uyuşturucu yada sigaradan daha büyük bir bağımlılık. O her yerde. Her pantolonun cebinde, her beynin, tüm hayallerin içinde. Taptığımızı ve hatta kölesi bile olduğumuzu inkar ettiğimiz şey. Ondan korkuyoruz yeri geldiğinde onu kullanarak korkutuyoruz. Bize tüm kapıları açar, imkansızı mümkün kılar. Artık paranın satın alamayacağı hiçbir şey kalmadı. Tüm kontrol onda. Neden mi? Çünkü bizler aç gözlüyüz.


Kapitalizmin bile yeterli gelmediği bir toplumuz. Belkide tüm sistemin gerektiği gibi işlemesine izin versek, bazı şeyleri oluruna bıraksak iyi kötü bir şekilde idare edebiliriz ve tüm bu krizler, iflaslar olmayabilir. Ama Kapitalizm'i bile kullanmasını bilmiyoruz, daha fazla hayır o da yetmez daha daha fazlasını istediğimizden, sistemi eğip büküyoruz olmaması gerekenleri yapıyoruz. Yine bu kötülüğün ucu her zaman ki gibi dönüp dolaşıp bize zarar olarak dönüyor. Gelelim neticeye:


Yukarıdaki grafik mali kriz öncesine kadar olan ABD'deki sınıfların gelir artışını gösteriyor. En fakir olan %20 lik birinci gruptan en zengin olan %1 lik kısma kadar. Bu grafik bize krizin neden ortaya çıktığını açıklar nitelikte. Burada önemli olan %1 lik süper zengin kısmın gelir artışı ile ortalama vatandaş olan üçüncü ve dördüncü grup arasında büyük fark. %200 ün üstündeki bir artışla %50 linin altında kalan artışın arasındaki dev uçurum. Bu dev uçurum son 5 yıla gelindiğinde o kadar derindi ki orta kesim, en üst kesimin ürettiği malları alamaz duruma geldi. Bu durum zengin olan kesimin gelirlerinin düşmesine neden oldu. Geliri arttırmanın tek yolu orta kesimin paraya yeniden ulaşmasıydı. İşte bu sorun, tüm kötülüklerin anası olarak kabul ettiğim kredilerin yaygınlaştırılmasıyla (özellikle mortgage) çözüme kavuşturulmuş oldu. Geliri olmamasına rağmen krediler ile borçlandırılan orta ve alt kesim, bu borçları ve taksitlerini ödeyemeyince bir eylül sabahı tüm kazancı riskli kredilerden ibaret olan büyük Amerikan bankaları ve sigorta şirketlerinin batmasıyla sistem resmen çökmüş oldu. 


Banka kurtarmanın ABD'ye toplam maliyeti 1.7 trilyon $ dır. Yani kişi başına 6.000 $.

FED'in piyasaya verdiği mali destek:


Bugün Dolar ve Euro'da ki yükselmeler son mali desteğinde artık yeterli gelmediğinin işaretidir. Krizin Türkiye'yi teğet geçtiği söylemlerinin nedeni de piyasa akan bu bol ve ucuz paradır. Ancak piyasaya akan bu para tam çözüm değil aksine sadece geçici çözümdür. Bugün İspanya, İtalya, Yunanistan, Portekiz ve İrlanda'nın kalkınabilmesi için beş yıllık borç ihtiyaçları 1 Trilyon 545 Milyar €'dur.

Dünya milli gelirinden kim ne kadar pay alıyor?

Bu tabloda göze ilk çarpan şey ABD yerinde sayarken Çin ve Hindistan'ın yaptığı büyük atılım. Ekonomik odağın batıdan doğuya kayışı. Ama asıl dikkat edilmesi gereken son üç sıradaki ülke. 1985 de Kore'den ve Endonezya'dan fazla paya sahip olan Türkiye 2010 yılında ise maalesef bu iki ülkenin gerisinde kalıyor.

En büyük ekonomiler:

İşte bir örnek daha; on yılda dört sıra birden yükselen Çin ve onunla birlikte yükselen doğu ülkeleri ve gelişmekte olan Brezilya. Avrupa ülkelerindeyse listeden düşen İspanya, düşüş yaşayan Almanya, İngiltere ve İtalya.

Goldman Sachs'ın tahminine göre on iki sene içinde Bric-ülkeleri ekonomik güç bakımından G-7 ülkelerini geçecek.

Gayrisafi yurt içi hasıla 2009 ve 2050 arasındaki değişim:

Türkiye'nin büyüme hızı yavaş kalıyor. 2009 da bir alt sıramızda olan Endonezya, eğer tahminler tutarsa 2050 de bizim dört sıra üstümüzde yer alacak. 2009 da ilk yirmide dahi olmayan Nijerya ve Vietnam ise dikkat ederseniz hemen altımızda. Amerikan rüyası son buluyor. Batılı beyaz üstün adamın devri artık bitiyor. Çin artık öyle bir yere geldi ki onun büyüme hızı arkasından gelen Hindistan, Rusya, Brezilya, gibi ülkeleri de direkt etkiliyor. Yani Çin ne kadar hızlı büyürse takipçileri de onun kadar hızlı büyüyecek.


Son yıllarda yanlış planlanmış ve içi şişirilmiş ekonomimizdeki büyüme oranındaki düşüşü görüyorsunuz. Cumhuriyet tarihinin ortalama büyüme oranı %5.0 dır. AKP hükümetinin 2002-2010 arası ortalama büyüme oranı %5.2 dir. Yani gördüğünüz gibi hükümetin ekonomiyi çok iyi yerlere taşıdığı, ekonomik olarak çok çok büyük adımlar atılıyormuş gibi gösterilmesinin içi boş. Eğer ki orta vadeli plan tutarsa 2002-2014 arası büyüme oranı ortalaması %4.9 a yani Cumhuriyet tarihinin altına düşecek.

Yıllık büyüme hızı:

Ülkemiz hala refah bakımından çok alt sıralarda. Okuma yazma bilmeyen 3.8 milyon, ilkokul ve altı mezunu 28.5 milyon insan yaşıyor. Eğitim zaten başlı başına ayrı bir sorun. 2009 yılındaki Pisa testine göre altmış beş ülke arasında yapılan araştırmada Türk çocukları eğitim bakımından fen bilimleri dalında kırk üçüncü, matematikte yine kırk üçüncü, okuma yeterliliğinde (okuduğunu anlama) kırk birinci sırada yer alıyor. Bu insanlar mı bizi dünyanın en büyük on ekonomisi içine sokacak. 432 ton demir ihracı karşılığında 1 cep telefonu ithal edebiliyoruz. 2.088 tır krom ihracatı karşılığında ancak 1 tır aşı ithal ediyoruz.

Zenginleşmiyoruz, olduğumuz yerde sayıyoruz.

2002 yılından bu yana yapılan özelleştirmelerden gelen parayla IMF'ye olan borcumuzu sıfırlayan hükümetimizin 12 ay içinde dışarıya ödememiz gereken 163 milyar $ borçtan haberi yok sanırım. Bu borcun %90'ı özel sektöre aittir.


Teşhisi doğru koyamıyoruz. Sorunları görmezden geliyoruz. Seçimsel rant her şeyi altına üstüne getiriyor. Gerçekleri görmemiz engelleniyor. Yolsuzlukta kullanıldığı iddia edilen paranın miktarı için 120 milyar $ gibi rakamlardan bahsediliyor. Ülkenin ekonomi bakanı kolunda kendisine hediye edilmiş olan 700 bin TL değerindeki saatle dolaşıyor. Devletin bankasının genel müdürünün evinde kutu kutu paralar çıkıyor. Hayatımda ilk defa 200 TL lik banknotları bu adam sayesinde gördüm. İçişleri bakanının oğlunun 1 Trilyon değerindeki paraya 3-5 kuruş dediği bir ülkede yaşıyoruz. Başbakanının Urla'da 3 adet havuzlu villasının olduğu, oğluyla beraber TÜRGEV adı altında bir ihale mafyasını yönettiği, oğlunu ifadeye çağıran savcıları tehdit eden, yargının bağımsızlığını hiçe sayan kuvvetler ayrılığına uymayan bir başbakanın yönettiği bir ülkede yaşıyoruz. Hayallerimizdeki Türkiye bu mu?

12 Şubat 2014 Çarşamba

Hayatıma Yön Veren Filmler

İzlediklerim değil, izlediklerimden iyi olanlarının listesidir, bolca kült film içermektedir. Belli bir sıra yoktur ve zamanla eklemeler yapacağım.

Catfish (2010)
Truman Show (1998)
Le scaphandre et le papillon (2007)
Slumdog Millionaire (2008)
Shutter Island (2010)
The King's Speech (2010)
The Bourne Ultimatum (2007)
Donnie Darko (2001)
Sin City (2005)
Platoon (1986)
The Sixth Sense (1999)
Into the Wild (2007)
V for Vendetta (2005)
Lock, Stock and Two Smoking Barrels (1998)
Gravity (2013)
The Elephant Man (1980)
3 Idiots (2009)
Scarface (1983)
Der Untergang (2004)
Full Metal Jacket (1987)
Eternal Sunshine of the Spotless Mind (2004)
Requiem for a Dream (2000)
Oldeuboi (2003)
A Clockwork Orange (1971)
American Beauty (1999)
The Great Dictator (1940)
The Prestige (2006)
Das Leben der Anderen (2006)
Django Unchained (2012)
Back to the Future (1985)
The Departed (2006)
Apocalypse Now (1979)
Intouchables (2011)
Memento (2000)
Saving Private Ryan (1998)
American History X (1998)
La vita é bella (1997)
Léon (1994)
The Silence of the Lambs (1991)
The Usual Suspects (1995)
Se7en (1995)
Matrix (1999)
One Flew Over the Cuckoo's Nest (1975)
Forrest Gump (1994)
Inception (2010)
Fight Club (1999)
12 Angry Man (1957)
Schindler's List (1993)
Pulp Fiction (1994)
The Dark Knight (2008)
The Godfather (1972)
The Shawshank Redemption (1994)
Revolver (2005)
Ben X (2007)
Midnight in Paris (2011)
Flight (2012)
127 Hours (2012)
Tron: Legacy (2010)
The Machinist (2004)
Moon (2009)
Constantine (2005)
The Green Mile (1999)
Green Zone (2010)
Green Street Holigans (2005)
The Pursiot of Happyness (2006)
Lord of War (2005)
Limitless (2011)
Snatch (2000)
Das Boot (1981)
Moneyball (2011)
The Curious Case of Benjamin Button (2008)
Ocean's 11 (2001)
Inside Job (2010)
Zeitgeist: Moving Forward (2011)
Mr. Nobody (2009)
Fountain (2006)
The Wolf of Wall Street (2013)
Yes Man (2008)
The Lucky Ones (2008)
Apocalypse La 2ème guerre mondiale (2009)
Stay (2005)
Big Fish (2003)
American Psycho (2000)
They Live (1988)
Falling Down (1993)
No Country For Old Men (2007)
Good Will Hunting (1997)
Rain Man (1988)
The Fall (2006)
21 Grams (2003)
Interstellar (2014)
I Origins (2014)
Kein System ist sicher (2014)
Los cronocrimenes (2007)
Black Swan (2010)
Citizenfour (2014)
Detachment (2011)
The Lobster (2015)
Sarmaşık (2015)
Bir Zamanlar Anadolu'da (2011)
Winter on Fire: Ukraine's Fight for Freedom (2015)
Oslo, 31. august (2011)